1 Şubat 2011 Salı

Anadolu İnsanının Dekorasyon Dergisiyle İmtihanı

Son yıllarda sayısı oldukça fazla artan dekorasyon dergileri geleneksel anadolu yapısını cidde biçimde değiştirecek gibi görünse de etkisi dergilerin kapağının açık olma süresiyle sınırlı. Değişime çok çabuk adapte olmak zordur, hele ki komünden bireye geçemeyen toplumlarda bu süreç çok daha sancılıdır.

Bu dergileri elinize aldığınızda her şeyi çok kolaymış gibi görünebilir ama iş uygulamaya gelince bilinçaltına nakış gibi işlenmiş gelenekselcilik aniden ortay çıkıverir. Evi ya da ofisi beğenileri ölçüsünden dekore etmek çok kolayken bunu gerçekten kendimiz için mi yoksa farklı olmak adına mı yaptığımızın cevabını verbilmek gerekir. Türkiye dışında bambaşka biçimlere sokulabilinen ecük bücük mekanlar Türkiye' de aynı havaya malesef yakalayamıyor. Sürekli kendiyle imtihan halinde olan anadolu insanın kabuğunu kırması için öncelikle, yaşam alanından beklentsine mi, yoksa beklentilere mi  cevap olacağı nı öğrenmek gerekiyor. Dergilerde görünen duvar kağıdından örnekle;  herkes bilir ki o kağıdı öyle bilmeden yapıştırırsan o  kağıt altında ne varsa kusar, o çok beğendiğin brüt beton toz yapar. Spotlarla aydınlatmaya çalıştığın mekanın asma tavanını voltaj düşüklüklerinden ötürü değişecek tesisatla 2 günde bozarsın. Dandik dundik tesisata sahip bina yüzünden parkeler üç güne kalmaz şişer. Dekorasyon yapılan alan kadar üst - alt komşuların ve binanın genel yapısını da göze almak gerekirken Türkiye'de bu sadece alanla sınırlı kalıyor.

Ne diyorduk hah dergiyle olan imtihan; şimdi vaadin icraata dönüşmesi için öncelikle genel yargılardan sıyrılmak gerekiyor. O dergide çok güzel duran canlı bambulardan oluşan separatörün aynı etkiyi senin evinde de yaratması için gerekli şartları yerine getirmen gerekiyor ya da mutfak tavanına sallamasını  istediğin tencerelerle ilgili insanların tepkisini göğsünde yumuşatman gerekiyor. Tuvalette klozetin kapağına muziplik düşünüyorsan o eve üst jenerasyondan kimseyi davet etmemenin de bilincinde olman lazım. Salonun orta yerinde duran sehpanın üzerinde yayılı duran kitaplar dekorasyonun bir parçası gibi görünse de,  insanlar koca kitaplık dururken bu dekorasyonu pek algılayamayacaklarını düşünmen lazım. Standart biçimde oturma gruplarını duvara yaslamayıp ortalarsan insanlar alanı daralttığını düşünecekeler ve etrafta duran aynaların derinlik katmasından öte fantezi amaçlı olduğunu düşünecekleri algısına da alışman lazım. Sıralama bitmez ama dergiyle imtihan çok çabuk dersten kalmayla sonuçlanabilir.

Konu yine birey olabilmeye dayanıyor. Yaşam ve çalışma alanından ne beklediğini bilmek en doğru dekorasyon çözümlerini sağlayacaktır muhakkak ama klasik algı ruhumuza işlemişken bunu değiştirmek için at gözlüklerinden sıyrılmak gerek. Hep  neden bizim de Sanatçılarımızın daha bilinir olmamasından yakınıyoruz. Farklı gözlerle bakabilecekken kendi yağımızda kavrulmayı tercih etmemiz bunun nedeni olmasın sakın?